Balel, 1960 kuşağı öykücülerimizden. İlk
yapıtı “Kurtboğan” 1974’te yayımlandı. Sonra diğer öykü
kitapları geldi: “Kiraz Küpeler” (1977), “Gurbet Kaçtı
Gözüme” (1983) ve “Turuncu Eleni” (1992). İlk
kitabında ağırlıklı olarak Doğu Anadolu yöresi yaşamından
kesitlere yer verdi, o yöre insanının sorunlarını, açmazlarını
dile getirdi. “Kiraz Küpeler”, bu insanların kente
sürüklenen serüvenini; “Gurbet Kaçtı Gözüme” değişimle
yaşanan iç / dış göç olgusunun onun öykü coğrafyasındaki
insanların yaşantılarındaki boyutlanan durumlarını yansıtır.
Bu öyküler toplamına
baktığımızda Balel; öyküde değişimin, farklılaşmanın, toplumsal
yaşamda oluşanların bireyin dünyasına yansımalarını dile
getirmenin öykücüsüdür diyebiliriz.
Yeni kitabı
“Turuncu Eleni”de yer alan 8 öyküsünde (“Gülname”, “Turuncu
Eleni”, “Anacık”, “Köşküm Var Deryaya Karşı”, “Matruşka
Bebekler”, “Şu Gönül Şarkıları”, “Cam Güzeli ya da Sürmelini İki
Dünyası”) bu dünyalara, bu kez daha ayrımlı yöneliyor. Daha
bireysel durumları, an’ları, an’ların uzanımlarını, yaşanılan
durumları dile getiriyor. Evlenip Mardin’e giden “Gülname”nin
ardında bıraktığı boşluk, duyulan özlem küçük kardeşince dile
getirilir. “Turuncu Eleni”de trajik yaşamın gizi anlatılır. “Bir
Avuç İstanbul”da, günübirlik gezi için gelinen İstanbul’da, evde
kapalı kalan bir çocuğun İstanbul’u görme, tanıma düşünün
yıkılışı, büyüklerin aymazlığı yüzünden, onun beklentisinin
yaşattığı durum yansıtılır. “Anacık”ta, fabrikada çalışan anne
ve evde yalnız kalan çocukların yaşadığı / yaşattığı trajedi;
“Köşküm Var Deryaya Karşı”da güne dönük özlemlerin dile gelişi;
“Matruşka Bebekler”de Salih Efendi ile Saliha Hanım’ın benzeşen
/ sıradanlaşan dünyası; “Şu Gönül Şarkıları”ında kaçışı alkolde
bulma kolaylığını seçen bir aydının hüzünlü yaşantısını; “Cam
Güzeli ya da Sürmeli’nin İki Dünyası”nda bireyselleşen
kurumların yaşanan an’la içerlenen gerçekliklerini yansıtır
Balel.
Anlatımındaki
lirizm, sözün özlüce söylemi öyküsünü öne çıkarıyor ilkten. Bir
oya gibi işliyor ele aldığı temayı. Balel; son öyküler demeti
ile sunduklarında, öykücülüğünü özgün bir yere getiriyor.
Feridun ANDAÇ
Banksis, Eylül 1993
|